mesnevimevlana.blogspot.com
Mesnevi (Mevlânâ): TACİRİN HİKAYESİ
http://mesnevimevlana.blogspot.com/2009/05/tacirin-hikayesi.html
Hikaye 8 Cilt 1. Bir tacirin bir dudusu vardı, kafeste hapsedilmiş, güzel bir duduydu. Tacir, Hindistan’a gitmek üzere yol hazırlığına başladı. Kerem ve ihsan dolayısıyla, kölelerinin, cariyeciklerinin her birine “Çabuk söyle, sana Hindistan’dan ne getireyim? 8221; dedi. Her birisi ondan bir şey diledi. O iyi adam hepsine, istediklerini getireceğini vad etti. Duduya da “Sen ne armağan istersin, sana Hindistan elinden ne getireyim? Ben şu hapis içindeyim, siz gül bahçelerinde. Ey Ulular! Bu kulun ayrı düş...
mesnevimevlana.blogspot.com
Mesnevi (Mevlânâ): ÇENK ÇALAN İHTİYAR
http://mesnevimevlana.blogspot.com/2009/05/cenk-calan-ihtiyar.html
Hikaye 11 Cilt 1. Peygamberlerin de içlerinde öyle nağmeler vardır ki o nağmelerde isteyenlere, değer biçilmez bir hayat erişir. Fakat o nağmeleri his kulağı duymaz, çünkü his kulağı , kötülükler yüzünden pis bir haldedir. İnsanoğlu perinin nağmesini işitmez; çünkü perilerin sırlarına yabancıdır. Gerçi perinin nağmesi de bu alemdedir ama gönül nağmesi her iki sesten de yüksektir. Zira peri de, insan da mahpustur; ikisi de bu bilgisizlik ve gaflet zindanındadır. Ebedi canlarınız ne vücuda geldi, ne doğdu!
mesnevimevlana.blogspot.com
Mesnevi (Mevlânâ): GÜNDÜZÜ GECELEYİN ARA
http://mesnevimevlana.blogspot.com/2009/05/gunduzu-geceleyin-ara.html
Hikaye 23 Cilt 1. Peygamber bir sabah Zeyd’e “ Ey temiz ve saf arkadaş, sabahı nasıl ettin? Diye sordu. Zeyd: “ Mümin bir kul olarak” deyince “ İman bağın yeşermiş, çiçekler açmışsa nişanesi nerede? 8221; dedi. Zeyd dedi ki: “ Gündüzleri susuz geçirdim, geceleri aşktan, yanıp yakılmadan uyumadım. Mızrak kalkandan nasıl geçerse ben de gündüzlerden, gecelerden öyle geçtim. (onlar beni tutamadıkları gibi onlardan bana bir şey de bulaşmadı.). Cennetlik kim, yabancı nerede? Vücut da ana gibi can çocuğuna gebe...
mesnevimevlana.blogspot.com
Mesnevi (Mevlânâ): ŞEYTAN ADEM'E NEDEN SECDE ETMEDİ ?
http://mesnevimevlana.blogspot.com/2009/05/seytan-ademe-neden-secde-etmedi.html
ŞEYTAN ADEM'E NEDEN SECDE ETMEDİ? Hikaye 7 Cilt 1. Hak’kın yaptıklarını da gör, bizim yaptıklarımızı da. Her ikisini de gör ve bizim yaptığımız işler olduğunu bil, zaten bu meydanda. Ortada halkın yaptığı işler yoksa, her şeyi Hak yapıyorsa, şu halde kimseye “bunu niye böyle yaptın” deme! Tanrı’nın yaratması, bizim yaptığımız işleri meydana getirmektedir. Bizim işlerimiz Tanrı işinin eseridir. Söz söyleyen kimse, ya harfleri görür, yahut manayı. Bir anda her ikisini birden nasıl görebilir? Hürmet eden hü...
sozluk1.blogspot.com
Sözlük: P
http://sozluk1.blogspot.com/2009/05/p.html
Pak: temiz, arı. Palan: semer, eyer. Palas: keçe, eski püskü şeylerden yapılmış giysi, değersiz elbise. Palheng: dizgin, kement. Papak: kürk ve keçeden yapılma başlık. Parlı: parlak, ışıldayan, göz kamaştırıcı. Paşa seli: coşkun sel. Payam, peyam: haber. Payan: son, nihayet. Payız: sonbahar, güz. Pâyidâr (paydar): sağlam duran, dayanıklı. Pâymal, pâyımal: ayaklar altında kalış, ayaklar altında kalmış, mahvolmuş, telef olmuş, sürünmüş. Payvend: köstek, atın ayağına vurulan bağ, bukağı. Pend: öğüt, nasihat.
sozluk1.blogspot.com
Sözlük: B
http://sozluk1.blogspot.com/2009/05/b.html
Bâb: kapı, kitap, kitap bölümü. Babal: günah, suç. Bâde: içki, şarap. Baden: semiz, iri gövdeli kimse. Badya: büyük kap, topraktan yapılma büyük içki kabı, testi. Bağat: bağ, bahçe. Bâğbân, bağman, bağvan: bağcı, bahçıvan, bağ bekçisi. Bağır: 1.Yürek, gönül 2.Göğüs 3. Sine. Bağrı veran: gönlü yıkık, üzgün. Baha, paha: değer. Bahah: bakalım, görelim. Bahil, pahıl: nekes, cimri, şurdan sıkıp şurdan yalayan. Bahr-ı zulmet: zulmet denizi. Baka: tutam, demet, deste. Bâl: kol, kanat, koruma, yürek, gönül.
mesnevimevlana.blogspot.com
Mesnevi (Mevlânâ): KILIÇ SAPINI KESEBİLİR Mİ?
http://mesnevimevlana.blogspot.com/2009/05/kilic-sapini-kesebilir-mi.html
KILIÇ SAPINI KESEBİLİR Mİ? Hikaye 19 Cilt 1. Uzak yerlerden bir merhametli dost, Yusuf-u Sıddıyk’a konuk oldu. Çocukluktan beri birbirlerini tanırlardı. Eskiden beri aşinalık yastığına yaslanmışlardı. Konukla, Yusuf’a kardeşlerinin yaptığı cefayı, onların hasetlerini konuştular. Yusuf “o haset ve cefa, zincirdi; biz de aslandık. 8221; dedi. Yusuf cevap verdi:. İnci tanesini havanda döverler ama kadri yine yücedir, ya ilaç olarak göze çekilir, yahut macun haline getirilir, kalp ferahlığı için yenir. Dostl...
sozluk1.blogspot.com
Sözlük: Ç
http://sozluk1.blogspot.com/2009/05/c.html
Çağrışmak: bir ağızdan bağırmak, yaygara etmek. Çâh, çeh: kuyu, çukur. Çâk: yarık, yırtık, yırtmaç. Çakır dikeni: yuvarlak meyveli bir çeşit diken. Çallı çapraz: çapraz çizgili bir şal deseni. Çalma: 1.Başa sarık gibi bağlanan düz ya da işlemeli kumaş. 2.Çember de denilen baş örtüsü, çetme. Çalmak: doğmak, vurmak, atmak. Çapraz: eğik olarak birbiriyle kesişen. Çar anasır: dört unsur, dört temel unsur; toprak, su, hava, güneş. Çarha vurmak: çarkta bilemek. Çatılı: bağlı, kurulu. Çit: başörtüsü, yemeni.
sozluk1.blogspot.com
Sözlük: H
http://sozluk1.blogspot.com/2009/05/h.html
Hab: gizli, saklı. Hâb: uyku, ölüm, düş. Hâbil: Hz. Âdem'in oğularından biri. Hâcet: ihtiyaç, dilek, istek. Hadi: hidayete ermiş, mürşit. Hadini, hadi imdi: acele et, harekete geç. Hak kalemi: alın yazısı, talih. Hak kapısı: Tanrı yolu. Hak ı yeksan: yerle bir olmak. Hakk'ın cemâli: Tanrı'nın güzelliği. Hakık, hakik: akik, değerli bir taş türü. Halas: kurtulma, kurtuluş. Halayık: yaratılmışlar, kullar, hizmetçi. Halfet: yalnızlık, dervişlerin tapınma için tek başlarına bir yere kapanmaları, alvet. Harc: ...
sozluk1.blogspot.com
Sözlük: 2009-05-31
http://sozluk1.blogspot.com/2009_05_31_archive.html
Sevgili Dostlar ,. ESKİ TÜRKÇE- YENİ TÜRKÇE SÖZLÜK. YUNUS EMRE ) ŞİİRLERDE GEÇEN SÖZCÜKLER VE ANLAMLARI. Abad : zengin olma, varlıklı olma, bayındır. Abdal, ebdal: derviş. Tanrı sevgilisi, kırk din ulusundan biri. Saçlarını, kaşlarını, bıyıklarını ve sakallarını usturayla tıraş ettiren, davul ve dümbeleklerle, sancaklarla toplu halde gezen Şii -Batıni bir derviş topluluğu, doğrudan doğruya derviş anlamına da gelir. Abdal donu: gezgin derviş giysisi, derviş görünüşü. Abes : boş, asılsız, saçma. Adet : gel...